Büyük Yaşayan Küçük İnsanlık

 Bi düşünsek mi?

Her şeyden ne kadar çok oldu oldu oysa ki. Büyük duygular, büyük laflar, büyük hareketler. Kendimize 2-3 beden büyük gelen davranışlar. Yetiremedik mi bizde olanı kendimize? Yetindirmedik mi istekleri bitmeyen şu nefsimize? 

Oysa ki bize yeterdi. Bizde olan, ruhumuzdan olan. Sen belki durdun çoğu zaman. Ama dönmeye devam etti o çokluk. Durmaz ki, sen küçültmedikçe ''küçük'' olan çokluğunu. Farkettiğin zaman aynılaşıcak zaten. Sen fark ettiğin zaman aslolanı, yerine oturacak birer birer. Kalbin,gönlün rahatlayacak. Sen zannetme ki o çokluk seni çok yapacak, büyük yapacak. Eğer ruhuna, gönlüne sevdirirsen kendini çıkıcaksın insanlık merdivenlerini. Belki hızlı hızlı, belki yavaş ama sabırlı.

Farid Farjad- Golha. İyi gider birlikte :)

Kendimize 4 Not

1. Size ''olmaz, imkansız'' diyecekler. İmkansız kelimesini kabul etmeyin. Çünkü ''ol der ve olur'' ayeti yetecektir çabalarınızın karşılığına.

2. Beğenmeyecekler, eleştirecekler farklılığınızı. Herkesten başka söyleyecek bir çift sözünüz, herkesten farklı noktaya değinen bir algınız olduğu için neden kaybedesiniz?

3. Sevdiğiniz şeylere ağız bükecekler. Olsun o zaten sizin sevginiz. Daha çok sevin. Çünkü sevgisiz bıraktığınız her şey yarım kalmış olacaktır.

4. Soluklanmak istiyorsan, dur. Kaybetmeyeceksin. Koşman gerektiğini hissediyorsan koş. Yolunu biliyorsan ve yolun kenarındakileri unutmadıysan. Şaşırmayacaksın.

Birkaç Bir Şey

Zaten, büyüdükçe azalıyorsun. Bitmeyecek kadar. Hep bi son kullanımlık kalıcak kadar. Şaşkınlığın azalır dünyaya, hatta kötülükler bile sıradanlaşır senin için.Gözlerine yerleşen ifade hep aynı olur. Öyle seyre dalarsın hayatı.
Belki biraz hüzünlü, biraz kasvetli.. Büyümek alıştıracak seni duygularına. Tanımaya çalıştığın tanıklık ettiğin her şey aynılaşıcak. Ve belki de gözlerini kocamanlaştıran hiçbir şey kalmayacak.
 Ama sonra, sevmeye sevilmeye değer birkaç bir şey çıkacak karşına. Olur ya, kendi kendine tebessüm ettirecek.Yeni hislerle tanıştıracak. Belki sonu hüzün olacak ama sana hep birkaç bir şey katıcak.
Bazen açığa vereceksin, sende gizli kalan acılarını, eksik gördüğün yanlarını. Rahatsız edecek seni. Etmesin. Seni tamamlayan şey belki kendin, belki başkası olacak.

Yasmin Levy

Herkese Merhaba!

Bugün sizlere sesinden, yorumundan ve tarzından çok etkilendiğim birini paylaşmak istiyorum.

Yasmin Levy, kendisi Kudüs doğumlu olup babası Yitzhak Levy Manisa doğumlu bir bestecidir.

Yasmin Levy'nin eserlerinde Latin ve Sefarad müziğinden Endülüs flamenkosuna, Türk ve Arap müziğinin oldukça büyük yankısını hissedersiniz. Öyle bir yankı ki bu, sanki Yasmin Levy, bütün kültürleri kucaklayabiliyor sadece bir şarkısıyla.

Yasmin Levy, Türkiye'ye pek çok kez gidip gelmiştir. Ve en büyük hayallerinden birinin Türkiye'de büyük bir orkestra kurarak bu toprakların müziğini sefarad müziğiyle karıştırmak olduğunu söylüyor.
Ayrıca Yasmin Levy, Sezen Aksu'nun parçası olan Firuzeyi seslendirmiştir. Türk sanatçılarımızdan Kubat, Zülfü Livaneli ve Halil Sezai ile birlikte sahne almıştır.

Yasmin Levy hiç bilmediğiniz bir dili öyle güzel notalara döküyor ki, o dil sanki sizin ana diliniz.

O kadar büyük hissediyorsunuz ki duyguları içinize içinize işliyor bütün kelimeler. ''Müzik evrenseldir'' cümlesi burda yerini buluyor.

Şarkı önerilerim:

Una Noche Mas

Oldvidate Mi

Adio Kerida

El Amor Contigo



Çok seviceksiniz, hissediyorum. Şimdilik benden bu kadar hoşcakalın!

Hedef mi? Heves mi?

 Başarının temel taşı sağlam bir kararlılıkla verilmiş hedeflerimizdir. Birçoğumuz hayatta iyi bir yerlere gelmek istiyor, ama bunu bir türlü başaramıyoruz. Çünkü sadece istemekle kalıyoruz. Başarı,hedefle birlikte çok çalışıp ve sabretmekten geçer.

Belki bir üniversite bölümü tercihi, belki yeni gelen bir iş teklifi, belkide başlayacağımız bir kurs. Hayatınıza bir şekilde yön verecek olan bu durumlarda çoğu zaman heveslerimizde takılıp hedefleri unutuyoruz. Başladığımız her neyse devam ettiremeyip, sıkılıp yarıda bırakıyoruz. İşte bu durumlar  ilgi alanınızı keşfedip ''ben kendimi gelecekte böyle görmek istiyorum'' cümlesini iyi saptamalıyız.

 Heveslerle başladığımız, ve yarıda bıraktığımız durumlar bizi bitirebilir. Çünkü çoğu zaman iyi saptanamamış heveslerimiz bize başarısızlık hissi getirir ve bunun beraberinde özgüven eksikliği..

İçinizdeki potansiyel enerjiyi iyi değerlendirin! Çünkü her yeni başladığınız işin sizdeki karşılığı potansiyel enerjidir. Duygularınızı, emeklerinizi ve hayallerinizi sevdiğiniz ve değiceğinizi düşündüğünüz hayallerinize yatırın. Bu sizin hayatınız, sevin, çok çalışın ve sabredin.

Neden Yazı Yazmalıyız?

    Hayatımızda yaşadığımız her olay günlük yaşamımızda duygularımızı olumlu ya da olumsuz olarak oldukça etkiliyor. Özellikle bazı olayların yankısı içimizde çok büyük ve karmaşık oluyor. Her şeyimizi çekinmeden ve sansürsüz anlattığımız dostlarımıza bile bazen anlatamayacağımız şeyler yaşayabiliyoruz. Ama acı içte kaldıkça birikir,ağırlık yapar. Olayların ardından bir süre geçtiğinde ''geçti'' diye düşündüğümüz duygularımız benzer bir olay karşısında depreşir, hırçınlaşır.

    Kendinize Bir Defter Edinin  

 Duygular, ifade edilmeyi talep ederler. Bu ifade etme yolunun en sansürsüz, en doğal, en samimi yolu yazıdan geçer bence. Edindiğiniz defter sizin özel blogunuz olacaktır. Sevincinizi, üzüntünüzü, öfkenizi paylaşan ve paylaştıkça sizi rahatlatan. Kendinize bile itiraf edemediğiniz, bastırdığınız ve geriye attığınız şeylerin bile yazarken somutlaştığını göreceksiniz. Ve bu ruhunuza iyi gelicek. Yazdıkça anlayacaksınız ki, duygularınızı ve kendinizi ifade etmek insan için temel bir ihtiyaç. 

 Teksas Üniversitesi Psikoloji Bölümün'den James Pennerbaker'a göre bütün mesele bu. Ona göre, ''olmak'' ya da ''olmamanın'' sırrı yazabilmekten geçiyor. İnsanın içine attığı dertlerin, daha sonra biyolojik rahatsızlıklara ve gündelik hayatta hem iş, hem insan ilişkileri konusunda başarısızlıklara neden olduğunu, ve bunu önlemenin en rahat yolunun ''yazmak'' olduğunu belirtiyor.

Güzellik Koçu Nur Bilen Yavuzer

İyiyi, güzeli, samimiyi yazmayı o kadar özlemişim ki bu yazı kendiliğinden dökülüyor öylece. İçimden geldiğince.

Nur Bilen Yavuzer, uzman estetisyeni. Ama öyle güzel tanımlıyor ki ''güzellik'' ve estetik kavramlarını. Algımızı değiştiriyor, doğru bir pencereden bakmamıza yardımcı oluyor. ''Güzel kusursuz olmak değildir. Güzel olan kendine özgüdür, çabasızdır, zorlama olmayandır. Hokka burun değil, dümdüz kaş değil. Neyi güzel görüyorsan ve hissediyorsan odur.'' diyor.

Çoğu insan gibi bende İnstagram'dan şahit oldum Nur Bilen'in dünyasına. Sürekli olarak çehresine vurmuş bi tebessüme tanık oluyoruz. Unuttuğumuz, gerilere attığımız samimiyeti, hassasiyeti hatırlatıyor her defasında. Başkalarının dertleriyle edindiği dertleri cümlelere döküyor, kayıtsız kalmıyor, görmemezlikten gelmeyi seçmiyor. Erdemi ve insaniyetiyle ruhunun güzellik kavramıyla karşılıyor bizi bu kez.. Bide kahveyi çok seviyor.

Tanımadan sevilir böyle insanlar. Sosyal medyanın alışık olduğumuz tiplemelerinden sıyrılıyor. Ve yazdırıyor bana kendisini.. 

Güzel olan herşeyi görebilmek üzere..

Merhaba demeye geldim!

Herkese merhabalar!

Elimde kahvem ve loş ışığımdan yazdığım bu yazıyla sizlerle küçük bi tanışma hikayesi yaşıyoruz. Ben Zeynep! Şuana kadar defteler dolusu hislerini sayfalara akıtan, ama başkalarına bu sayfaları okutmayan ben, şimdi internet mecrasında kendime -kendimce- bir yer edindim.

Burayı küçük ama kendi sahipliğini yaptığım gazetem olarak hissediyorum. O ciddiyet ve heyecanla oturdum bu yazının başına.

Peki ben neler yazacağım neler paylaşacağım?

Blogger alemine çok uzak olmadığımdan sizin ilginiz ve benim ilgi alanım dahilinde yazılar olucak. Zaman zaman hislerimi yazıcam. Zaman zaman kayıtsız kalamadığım ülkemin ve dünyanın olaylarını. Kimi zaman da gezdiğim, gördüğüm, öğrendiğim her şeyi yazıcam.

Öğrendiğim, bildiğim, sevindiğim, üzüldüğüm doğru saydığım her şeyi burada paylaşmak için varım. Herkese gelecek yazılarda keyifli okumalar!